25 Ekim 2011 Salı

Fethullah Hoca'nın Kurbanları

25 Ekim 2011



Başbakanlık, yayın organlarında Van/Erciş Depremi dolayısıyla birtakım ne idüğü belirsiz kuruluşların yardım toplamasının önüne geçmek ve yardımların tek merkezden yapılmasını temin etmek için açılan hesapları duyuruyor. Doğrudur. Bütün yardımlar tek merkezden yürütülmeli, ihtiyaçlar tek merkeze bildirilmeli ve oradan karşılanmalıdır. Kayıplar tek merkezden aranabilmelidir. Bu durum bütün basın yayın organlarınca halka duyurulmalı, aksi davranışlar da engellenmelidir. Meselâ, devletin resmi kanalı TRT, haber bültenlerinde başka yardım toplayan kuruluşları görmezden gelip Kimse Yok mu derneğinin yardımlarını gündeme getirerek, el altından bu derneğin propagandasını yapmamalıdır! Devletin resmi kanalı her konuda birlik beraberlik içinde milletin kalkınması için çalışmalıdır. Bazı cemaatlerin propaganda merkezliğine soyunmamalıdır. Ah bu basın ah!

Gençliğimizde boyalı basına “malum basın” derdik. Daha doğrusu büyüklerimiz öyle derdi. Şimdi “malum basın” tabirini ne yazık ki güya İslamcıların kontrolündeki basın için kullanıyoruz. Çünkü malum basının bir zamanlar yaptığını, kadrolaşmayı teşvik veya önleme, iş takibi, adam parlatma işlerini onlar yapmaya başladılar. Boyalı basın, geçmişte Cuma Namazına giden veya eşi başörtülü olan öğretmenleri, kaymakamları filan haber yaparak birilerine bu adamın hesabını görün demeye getirirdi. Bugün de malum basın “bakın şu adama dikkat edin” diye haber yapıyor ve şehit cenazesine katılanları bir yerlere şikâyet ediyor. İşte: 

Hakkâri'nin Çukurca ilçesindeki terör saldırısından sonra Elazığ'da yapılan ve istenmeyen olaylara sahne olan protesto yürüyüşünü Fırat Üniversitesi'ndeki öğretim üyelerinin organize ettiğinin ortaya çıkması üzerine rektörlükten açıklama geldi.

Rektörlük, cenaze namazının kılınacağı İzzetpaşa Camii'ne herhangi bir araç kaldırılmadığını öne sürdü. Ancak personele 2 defa törene katılım için 'Acil Duyuru' başlığıyla mail atıldığını bildirdi. 

Fırat Üniversitesi Rektörlüğü Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından üniversitedeki bütün personele gönderilen ilk e-mailde; "Şehit er Mehmet Ağgedik'in cenaze namazı bugün öğle namazına müteakip İzzetpaşa Camii'nde kılınacaktır. Şehit cenazesine katılmak isteyen personelimiz için rektörlük önünden saat 11.30'da araç kaldırılacaktır. Şehit Uzman Çavuş Reşit Ercan'ın cenaze namazı bugün ikindi namazına müteakip Kovancılar'da kılınacaktır. Şehit cenazesine katılmak isteyen personelimiz için rektörlük önünden saat 14.00'te araç kaldırılacaktır." denildi. İkinci e-mailde ise, "Şehit Uzman Çavuş Reşit Ercan için cenaze töreni Kovancılar'da yapılacaktır. Törene katılmak isteyen personelimiz için rektörlük önünden saat 13.30'da araç kaldırılacaktır." bilgisi verildi.”[1]

İslâmcı bir gazete, nasıl olur da şehit cenazelerine araba kaldırdı diye bir rektörü hedef gösteren bir haber yapabilir? “Bu nasıl olabilir?” diyeceksiniz. Oluyor. Bu üniversite hakkında bir soruşturma vesaire açıldığını duyarsanız bilin ki bu ihbar sonucudur! Malum basının adı değişti ama o yine aynı. Sahipleri el değiştirse de zihniyeti değişmedi evvelallah! Eskiden laik kimliğiyle vuruyordu, şimdi etnik bölücü kimliğiyle vuruyor. Fethullah Hoca ile bunun ne alâkası var diyeceksiniz galiba; anlatayım efendim: 
Eskiden, her Kurban Bayramı yaklaşırken malum basında laik devletin baskısından söz edilmeye başlanır; Devlet Kızılay’a zorla kurban topluyor, isteyen istediği yere kurban derisi veremiyor Müslümanlar baskı altında tutuluyor denirdi. Kurban bayramı günleri Kızılay’a deri yardımı için dolaştırılan kamyonetlere kızılırdı. Haksız da sayılmazlardı;  Kızılay’ın dışında kurban derisi yardımı toplayanların topladıkları derilere el konulurdu çünkü. 

Devir değişti. Şimdi iktidarda İslamcı gelenekten gelen bir hükümet var ve isteyen istediği yere kurban derisi veya kurban yardımı yapabiliyor. Kızılay yine garip, yine aslan payını cemaatler, tarikatlar, cami dernekleri topluyor. Hal bu ki yardım için tek bir güvenilir adresin bulunması lazımsa bu da Kızılay olmalı, ama ne gezer. Türkiye’de bir felaket oluyor, Kızılay hemen orda. Yurt dışında bir felaket oluyor, Kızılay orda. Böyle de olması; Türk Milleti’nin gücünü, toplu olarak, dosta düşmana göstermek lazımdır. Bunun için de en doğru adres Kızılay olmalıdır. Ama maalesef geçmiş dönemlerde malum basın tarafından Deniz feneri, Kimse Yok Mu? gibi sivil toplum kuruluşları bilinçli olarak Kızılay’ın yanında veya önünde kuruluşlar olarak parlatılmış oldukları için Kızılay gibi her şeyi milli bir kuruluşumuz nedense geri planda kalmaya devam etmektedir. Allah’tan son depremde herkesten önce Kızılay yardıma koşmuştur! 

Kızılay’ın toplum nezdinde itibarını sarsacak olaylar olmadı mı? Elbette olmuştur. Ancak bu gibi olayların geçmişte yaşanmış olması, bu kurumumuzun itibarını arttırmamıza engel olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyetini seven her kesimin Kızılay’ı güçlendirmesi gerekir. Bu durumdan rahatsız olan hükümet Kızılay üzerinde birtakım operasyonlar yapmış ve Kızılay’ı istediği noktaya getirmiştir. Ancak buna rağmen cemaatler ve tarikatlar Kızılay’ın dışında yürüttükleri yardım faaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedirler. Devir değişti ama zihniyet değişmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir kurumunun ileri çıkmaması için ne gerekiyorsa yapılmaktadır. İleri çıkmasın. Parlamasın. Parlak işler yapsa da görmezden gelinsin...

Örnek mi istiyorsunuz: Türkiye’nin en yüksek trajlı basın organı Zaman Gazetesi, istese bütün kurban bağışlarının ve kurban derilerinin Kızılay’a verilmesi için iki üç haber yapabilirdi. Bu da Kızılay’ın güçlenmesi için yeter de artardı bile. Ama yapmamıştır. Çünkü Zaman’ın ve onun büyük abisi Fethullah Hoca’nın Kızılay’ın öne çıkması, Türkiye’nin yarı resmi bir kurumunun içte ve dışta parlatılması gibi bir dertleri yoktur. Varsa yoksa kendilerinin, cemaatin parlatılması önemlidir. 

Şu anda Türkiye’deki bütün Fethullah kurumlarında Somali’ye Kurban Bağışı toplanmaktadır. Bu bağış, yirmi parçaya bölünmüş bir koyun resmi bulunan bir kâğıtla istenmektedir. Bütün Samanyolu okullarında, Fethullah grubunun bütün dershanelerinde (Maltepe, Yedirenk vs.), Fethullahçı bütün öğretmen ve memurların bulunduğu her yerde çingenece toplama yapılmaktadır. Bu grubun bütün okul ve dershanelerinde kaç öğrenci olduğunu siz kolaylıkla bulabilirsiniz. O kadar öğrenciden en az 50-100 lira toplandığını düşününüz. Öğrenci, önüne neredeyse zorla uzatılan kâğıdı mecburen almakta, yakın çevresine bu kâğıtta gösterilen parçaları satarak parasını, okuluna, dershanesine götürmektedir. Aynı çalışmayı büyük şehirlerde neredeyse her apartmanda bulunan Fethullahçı ev hanımı günlerinde de yaptıklarını söylemeye gerek yok. Sözü çok uzatmayacağım.

Fethullah Gülen Cemaati, toplanacak yardımların adresini Türkiye Cumhuriyeti’nin içte ve dışta yüz akı olan yardım kuruluşu Kızılay olarak gösterebilecekken böyle yapmıyor. Kendileri yardım topluyor. Her okulda toplanan paranın nasıl bir araya getirildiği, nasıl harcandığı bir başka muamma. Ben buradan bütün Müslümanlara sesleniyorum. Yardımlarınızı Türk Kızılayı’na yapınız. Kurban ve kurban derisi yardımlarınız boşa gitmesin. Aksi halde malum basın gibi Türk Milleti için yürütülen fesatlara aracılık eden kurumların ekmeğine yağ sürmüş olursunuz. Bu yazıyı yazdığımız için bizi zındıklıkla itham edebilir; Somali’deki Müslümanlara gidecek yardımlara engel olduğumuzu söyleyebilirler. Kanaatimce Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Kızılayı Somali’ye veya herhangi bir yere yeteri kadar yardım yapabilecek güçtedir. Araya illa bir cemaatin girmesine lüzum yoktur. Fethullah Hoca, adam gibi bir iş yapmak isteseydi bu yardımların Kızılay eliyle toplanmasını isterdi.

Fethullah Hoca cemaati kurban işinde ne kadar para topladı bir araştırılsın bakalım. Hep Kızılay’ın sûistimalleri olacak değil ya! Toplanan yardımların ne kadarı Somali’ye gidiyor bir görelim. Tabii bu konuyu araştırabilecek bir babayiğit varsa! Biz de kurban yardımı yaparken kurbanlık koyun olmayalım lütfen.[2]
Başbakan’ın danışmanları bunları kendisine söylemiyor galiba. Çünkü bu cemaatlerle bir şekilde bağları vardır. Başbakan, devlet adamı olmanın sorumluluğunu yavaş yavaş görmektedir. Dünyaya çifte standartlarla bakılamayacağını anlamıştır. Ama ne hikmetse hâlâ Kızılay’ın önemini kendi emrindeki resmi yayın kurumuna bile öğretememiştir. Bunun için ise samimiyet gerekir.


[1] http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1193822&title=universite-sehit-cenazesine-katilim-icin-2-kere-mail-atmis

[2] Samanyolu Okullarında öğrencilere dağıtılan kurban toplama belgesi (Haber Fotoğrafı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder